Alestorm - No Grave but the Sea İncelemesi
Evet, tesadüf mü bilinmez, Karayip Korsanları yeni filmi
geldiğinde Alestorm yeni albümleri No Grave But The Sea albümünü yayınladı. Bakalım
İskoç korsan metalcileri ne kadar iyi bir iş çıkartmış.
Alestorm grubunda şöyle bir olay var. Tepeye oynayamadı hiçbir
zaman, festivallerde ise hep gündüz güneş altında ilklerde çıkan ön grup
havasında oldu ama bununla beraber Alestorm’da öyle birr uh öyle bir ritim var
ki, dinlediğinizde sevmemeniz imkânsız. Tamamen kendilerine has korsan temalı
havaları ile ilk albümleri çıktığı ilk andan beri sürekli takip ettiğim ve
dinlediğim bir grup.
Bu tarz grupların iyi yanı, tepede olmadıkları için, ya risk
alabiliyorlar veya kalitesini bozmadan müzik yapmaya devam edebiliyorlar. Daha
popüler olalım, TV kanallarında boy gösterelim hedefleri olmadığından her albüm,
kendi kalitelerinde albüm üretiyorlar.
Albüm 10+10 (bonus) şarkıdan oluşuyor.
Albüm 10+10 (bonus) şarkıdan oluşuyor.
01. No Grave But The Sea
02. Mexico
03. To The End Of The World
04. Alestorm
05. Bar Ünd Imbiss
06. Fucked With An Anchor
07. Pegleg Potion
08. Man The Pumps
09. Rage Of The Pentahook
10. Treasure Island
Peki bu albüm nasıl olmuş? Albüm muhteşem, inanılmaz
eğlenceli ve aynı zamanda bazen çok coşturan bazen metal kısmına iyice giren,
kendi kategorisinde yine tepelere oynayan bir albüm olmuş.
Albüm ilk anda No Grave But The Sea ile, tarzını, özünü, çok
iyi yansıtıp, ilk defa Alestorm dinleyen birisine “Bak kardeşim biz buyuz”
dedirten bir açılış yapıyor. Trompetler, biraz daha sert tarafta kalan
gitarlar, korsan temaları baştan albüme tutunmanızı sağlıyor.
Sonrasında Mexico. Çok garip, Apple Music yayınladı albümü
ve dinledim, ikinci şarkıya geçti (klipleri izlememiştim ilk defa Apple’dan
dinledim) ve şarkı bitti, “bu neydi abi” diyerek başa aldım şarkıyı sonar bir daha,
bir daha en az 20 kere. Alestorm her albümde en az 1 tane bu tarz inanılmaz
akılda ve dilde kalıcı, %100 eğlenmelik şarkı yapıyor ve bu o. Diyecek çok şey
yok açıkçası, dinleyin ve görün. İstemsizce headbang yapıp “Yo Ho Mexico!” diye
bağırmaya hazır olun.
To the End of the World grubun ruhunu çok iyi bir şekilde
ortaya koyan bir şarkı ama genel yabancı basında vs. insanlar çok beğenmiş olsa
da, benim pek sevdiğim bir şarkı olmadı çünkü ben Alestorm dinlerken aşırı
metal kısmına kaçmadan, elimde koca bir şişe bira, bağırarak şarkıları
söylerken hayal etmek istiyorum kendimi.
Alesotrm şarkısı ise, geçen sene hitleri ile yan yana
koyulabilir bir havada. Giriş vokallerini sevmesem de, ortalarda ve nakaratta
tamamen korsancılıklarını coşturuyorlar. “Rom, Bira, Görevler ve Likör! Bunlar
bir korsanın ihtiyaç duyduğu şeyler. Bayrakları dalgalandırın ve haydi yelken
açalım Bira fırtınasının işareti altında“ işte şarkının özü bu.
Bar und Ibiss album temposunu biraz alıp, biraz dinlenelim,
yavaşlayalım derken, Fucked with an Anchor, ile geri rotasına giriyor albüm.
Nakaratı “Fuck! You! You're a fucking wanker, We're gonna punch you right in
the balls, Fuck! You! With a fucking anchor, You're all cunts so fuck you all”
olan bir şarkı nasıl kötü olabilir ki J
Pegleg Potion, Alestorm’dan beklediğimiz o içki şarkısı.
Hala giremediyseniz ise size anında etkisine alan bir şarkı. “I sail the seas
of Sgriubh-á-dubh Island, So pour me a glass of the pegleg potion, Always on
the search for treasure, So pour me a glass of the pegleg potion, Drink to the
end of time”. Haydi maceraya çıkalım, hazine bulalım ve içelim. Adamların öze
bu işte. Macera ve içki.
Son üç şarkıda albüm bir duraklamaya giriyor. Üçü arasından
favorimi sorarsanız son şarkı Treasure Island ama bir anda çok söyledik
yorulduk biraz yavaş söyleyelim tarzı bir hava var bu son üç şarkıda. Pegleg
Potion ile gaza gelmişiz, bir anda sönme yapıyor maalesef.
Evet albüm böyle 10 şarkı bir de bonus kısmı var. Aynı 10
şarkı ama vokal yerine sadece köpekler ve “Hav Hav” var. Pek mantığını
çözemedim bunun, bir şarkıyı yapıp eğlenceli komik olurdu da bütün albümü hav
hav yapmak garip olmuş.
Yorum Yaz